31 Ocak 2017 Salı

Baarma

Kendimi onyuz milyon açıdan süper bir anne zannederken, öyle olmaya çabalarken daha doğrusu, kulağımda bu sesin çınlıyor sık sık. "Baarma..." Ben bu ara senin için "baaran" bişiyim. Bazen babana, bazen sana, ama "baaran" ve "baarmaması" gereken bişiyim...

İlk söylediğinde de afallamıştım, her yinelediğinde de bir düz duvara çarpıyorum. Hop bir on yıl on beş yıl büyütüyorum seni, "anne ya, yine başlama" diyorsun, "ne arıza kadınsın" diyorsun. "bi rahat ver, huzur ver" diyorsun, hatta daha da ileri gidip "adam haklı, babam haklı" diyorsun. Ben "baardığımla" kalıyorum...

Her şeyi çok iyi yaptığımı, yapmaya çalıştığımı sanırken, belki de psikolojini bir şekilde etkileyecek şekilde "baaran" bir anne resmi çiziyorum. Baardığımı bilmiyordum sen diyene kadar, yani arada sinirlendiğim oluyor ona buna da, kimse senin kadar net ve sık "baarma" dememişti bana. Bağırmadan, normal ses tonumla, ama hani nasıl denir böğür deler, ciğer söker gibi konuştuğumu da farkediyorsun şıp diye, babana bır bır sayarken, gözümün içine bakıp "baarma" diyorsun. Daha da kızıyorum, gözünün içine bakıp "baarmıyorum!" diyorum,  yineliyorsun aynı kararlılıkta "baarma". Sonra gülümsemek durumunda kalıyorum, yüzünü okşuyor ve senden özür diliyorum. Daha iyi bir insan olmama vesile olursun belki de Kurabiye, baarmamasını öğretirsin bana...

Çok yazardım daha amma yapamayacağım. Baarma deyişin çınlıyor kulağımda, sen önce baarmamasını öğren kadın, diyor, susuyorum...

İyi uykular güzel çocuk, masal anlatıcısı, talbur saman ve evvel saman içinde bir ovmanda yaşayan tütücüt biv yunuscutun arkadaşı seni...